Gökkuşağının Altındaki Krallık Masalı Oku
Bir zamanlar, yedi renkli gökkuşaklarının gökyüzünü süslediği, bulutların şeker pamukları gibi yumuşacık olduğu uzak bir diyarda, minik bir köyde yaşayan Elif adında meraklı bir kız çocuğu varmış. Elif, her yağmurdan sonra gökyüzünde beliren gökkuşağını saatlerce izler, onun nereye vardığını hayal edermiş.
Bir gün, gökkuşağının ucu köyün hemen dışındaki Kayıp Çiçekler Ormanı’na düşmüş. Elif heyecanla annesine sarılmış:
— Anne! Bugün ormana gitmeliyim. Gökkuşağının sonunu bulacağım!
Annesi önce endişelenmiş, ama Elif’in gözlerindeki ışıltıyı görünce ona sihirli bir pusula vermiş:
— Bu pusula seni doğru yola götürür ama sadece kalbin temizse işe yarar, demiş.
Elif çantasına biraz su, annesinin yaptığı elmalı çöreklerden birkaç tane ve en sevdiği defterini koymuş. Ormana girdiğinde, karşısına konuşan bir sincap çıkmış:
— Gökkuşağının altındaki krallığa gitmek istiyorsan, önce Üç Renkli Bulmacayı çözmelisin!
Sincap yere üç taş koymuş: biri mavi, biri kırmızı, biri sarı.
— Hangi renk hepsini içinde barındırır?
Elif biraz düşünmüş, defterinden gökkuşağı çizimini çıkarıp bakmış. Gülümseyerek “Sarı!” demiş. Ama sincap kafasını sallamış.
— Yaklaştın. Cevap: Beyaz ışık! Çünkü tüm renkler birleşince beyaz ışık olur!
Sincap gülümseyerek Elif’i bir çiçek tünelinin içine yönlendirmiş. Tünelin sonunda Elif, gökyüzünden sarkan bir merdiven bulmuş. Merdiven gökkuşağının en parlak rengine bağlıymış. Elif tırmandıkça renkler etrafında dans etmiş.
En sonunda Elif, Gökkuşağının Altındaki Krallık’a varmış. Burası gökten sarkan kristallerle aydınlanan, kuşların melodilerle konuştuğu, çiçeklerin fısıltıyla gülümsediği sihirli bir yerdi.
Krallığın Kraliçesi, bir çift kanatlı zarif bir tavuskuşuymuş.
— Elif, sen kalbinin sesini dinledin ve buraya ulaştın. Bu cesaretin ödülsüz kalmayacak. Dilediğin bir şeyi seç!
Elif düşünmüş, sonra şöyle demiş:
— Bu güzelliği herkes görebilsin istiyorum. Sadece ben değil, tüm çocuklar gökkuşağının altındaki bu dünyayı düşlerinde yaşayabilsin.
Kraliçe kanatlarını açmış ve bir tüyünü Elif’e uzatmış:
— Bu tüyü yastığının altına koyarsan, her gece bu krallık rüyana gelir. Ama en güzeli… artık sen de bir masal anlatıcısısın. Bu dünyayı başkalarına anlatma sırası sende.
Elif, evine döndüğünde gökyüzü hâlâ ışıl ışıl renklerle süslenmişti. O günden sonra, her gece başka bir çocuğun rüyasına konuk oldu ve masallar anlatmaya başladı.
Ve böylece, gökkuşağının altındaki krallık hiç unutulmadı.
SON 🌈✨